DEVRİMSEL DİN: BURHANİZM VE ÇET ÇELPEN

Atımın kuyruğu tekrar uzarsa (uzadığında) ve ağaç tekrar canlanıp büyürse (büyüdüğünde) geri döneceğim. Ejderha yılında, Çagandık boyuna mensup 12 yaşındaki bir kız çocuğu geleceğim zamanı bilip, gelişimi bildirecektir.

Cengiz Han soyundan Oyrat Han

Tarih 20. yüzyılın sonlarına geldiğinde, Ruslar Türklerin neredeyse yaşamış olduğu her yeri işgal etmişti. Köklü anayurdumuz Türkistan’ın birçok bölgesinde 500 yıldır hüküm sürmekteydiler. Bu süreçte binlerce misyonerleriyle çoğunluğu Tengri ve İslam dinlerinde olan Türkleri zorla Ruslaştırmaya, Hristiyan inancına inandırmaya çalışıyorlardı. Türklerin bütün hayatlarında Rus alfabesini kullanmalarından başka çare bırakmıyorlardı. Bu asimilasyon çabalarına direnenlerin canına hiç düşünmeden kıyıyorlardı.

Örö catkan Burhanım, (Yukarıda hüküm süren Burhanım,)
Tömön cürgen Oyrotım, (Aşağıda yaşayan Oyrot’um,)
Orustañ meni argala, (Beni Ruslardan koru,)
Ogınañ meni korıla. (Kurşunlarından beni kurtar.)

Böyle bir atmosferde Altay’ın Üst-Kan kasabasında yaşayan bir Kalmık çobanı olan Çet Çelpen, karısı Kule ile Tengri dinini idame ettirme gayretini sürdürüyordü. Çocuk sahibi olamadıklarından 1890-1891 yıllarında Çugul adlı bir kızı evlat edinmişlerdi.

Çet Çelpen, üvey kızı 14 yaşına geldiğinde onunla birlikte inekleri otlatırken beyaz sakallı, beyaz giysili ve beyaz atlı yaşlı bir adamın kendilerine göründüklerini belirtirler. Bu gördüklerini Türklere anlatmaya başlıyorlar, Oyrat Han’ın geleceğinin bildiriyorlar ve Burhanizm’i anlatmaya başlıyorlardı.

Asıl adıyla Ak Cañ ya da Süt Cañ olan Tengri inancı köklü bu inanç, 1904 yılından itibaren Çet Çelpen (solda) ve Çugul sayesinde büyümeye, Türkleri çatısı altında toplamaya başlamıştı.

İnsanlar Rusların emperyalizmine, kıyımlarına karşı Çet Çelpen’in vaazlarını dinliyor, aynı zamanda Tengri dininin içine bulaşmış batıllardan, yanlış uygulamalardan arınıyordu.

TENGRİ DİNİNİN ARINMA ÇABALARI

Ak Din, aslında bir yerden de Tengri dinine diğer dinlerden gelen adetleri, hurafeleri temizleme hareketi de denebilir. Çünkü Ruslar, insanların dininin yaşamasına engel olmuş, var olan bilgileri engellemeye çalışmış, tıpkı İngilizler’in ve Yunanlılar’ın Osmanlı’yı işgali sırasında sahte imamlar göndermesi gibi Türkistan’a da Ruslar sahte kamlar göndermiş, bilginleri de yok etme uğraşına girmişti.

Çet Çelpen’e göre Tengri dininin bu durumundan kurtulunursa Rus zulmünü engelleyebilirlerdi. Gittikleri yerlerde dinde var olan zararlı fazlalıkları anlatma çabalarına giriştiler. Hitabetleri sayesinde binlerce Türk Tereñ Vadisi’nde etraflarını sarıyor, bilgileniyorlardı.

ÇET ÇELPEN VE ÇUGUL’UN VAAZLARDA SÖYLEDİKLERİ

İkilinin vaazlarında değindikleri noktalar işgale karşı koyabilmek ve Tengri dinini hatırlatmak üzerine kuruluydu. Bunların arasında 20 adet yasak da bulunuyordu. Birtakım yasakları aşağıda listeledim.

  • Genç, canlı ağaçları kesmemek: Rus çiftçilerin baskılarına karşı olmak ve Tengri Dinindeki ağaçların önemi.
  • Her sabah ve her akşam yukarı doğru ve dört yöne süt serpmek: Tengri Dini ritüeli.
  • Buhurdanlarda ardıç tütsüsü yapmak: Tengri Dini ritüeli.
  • Bir Rusla arkadaş olmayın: Emperyalizm ve ırkçı hareketleri.

MİLLİYETÇİLİĞİN KEŞFİ

Çet Çelpen ve Çugul, Tengri dininin arınışının yanında Rus emperyalizmine karşı Türklerin ruhlarındaki milliyetçi düşünceleri de ortaya çıkarıyorlardı. Tereñ Vadisi’nde toplanıldığında çevreleyen dağlara süt saçıp ardıç tütsüsü yapıyorlar, Altay’ı öven eski şarkılarla birlikte Rusların aç gözlülüğü, ırkçı hareketleri dile getiriliyor, birbirlerine karşı dayanışma içinde oluyorlardı.

RUSLAR’IN TEPKİLERİ

Tahimini olarak 3000 kadar Altay Türkü bu inancı benimseyerek Tereñ Vadisi’nde dini vazifelerini yerlerine getiriyorlardı. Bu durumdan rahatsız olan Misyoner Hristiyanlar aralarında Kazak Türkü tercümanla birlikte, takvimler 13 Haziran 1904’ü gösterdiğinde, sayısı 200’ü geçmeyen dini ve kültürel sohbette bulunan Altay Türklerinin dağılmasını isterler. O gün onlardan kurtulabildikten 1 hafta sonra Psikopos Macarius, aralarında 70 Altay Türkünün de olduğu yaklaşık 1200 yarısı silahlı kişiyle ve polislerle tekrar vadiye gelir. Vadide ibadetlerini yapan sayısı 300’ü geçmeyecek hepsi silahsız halktan kişiler bulunmaktadır.

20 HAZİRAN 1904 RUS EZİYETİ

Tamamen silahsız, ibadet için geldiklerinden dolayı ellerinde bıçak bile olmayan kişilere karşı Ruslar silahlarını doğrultarak ateşe başlar. Ateşin ardından yerlere kapanan halkı sopalarla saatlerce dövdüler. Birçoğunun kafatasları kırılarak canlarını yitirmişlerdi.

Orada olmayan Ak Din’e mensup diğer Türklere de eziyet ettikten sonra evlerini yağmalamaya başlamışlardır. Yaklaşık 10.000 rubleden fazla para topladıkları kayıtlarda geçmektedir. Ardından Çet Çelpen’i de yakalayıp o ve arkadaşları, 18 ay tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakılmışlardır.

TUTUKLAMA SONRASI

Çet Çelpen’in adı ve inanç tutuklandıktan sonra adlarını uzak yerlere duyurmaya başlamışlardır. Tırıy Akemçi Moğol- önderi ve vaazcısı bu inançtan etkinlenmiş ve Burhanizm’in en önemli önderlerinden ve vaazlarından olmuştur.

1918 yılına gelindiğinde Gregorii Choros-Gurkin ve Altay Türklerinden önemli bir grup “Oyrat Cumhuriyeti” kurma hedefli girişimlerde bulunmuşlar, Karakorum Yerel Komitesini oluşturmuşlardır. Bu durum yalnızca Altay Türklerini değil Tuva ve Hakas bölgelerinde yaşayan Türk topluluklarını da kapsamaktaydı.

Çarlık dönemi bitip Sovyet dönemi kurulduğunda Komunist Rusya büyük baskılarda bulunarak komunizme karşı bütün Türkleri yok etme çabasına girişmiştir. 1991 yılında Sovyetler’in yıkılmasıyla birlikte Burhanizm başka bir anlam kazanarak yeniden kültürel ve dini anlamda ruhlarını yaşatma uğraşlarına girmişlerdir.

Günümüz

Günümüzde Rusya Cumhuriyeti sınırları içerisinde Özerk bir cumhuriyet olup 2018 Nisan ayı sayımlarına göre 218.063 nüfusa sahiptir.

Altay Özerk Cumhuriyeti Bayrağı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir