Bu yazımın amacı, Türkiye’ye bolca faydaları dokunmuş, zihinlerimizde yer etmesi gereken önemli insanlarımızdan biri olan İlk Türk kadın doktorumuz Hatice Safiye Ali’nin hayatından ve çalışmalarından söz etmektir. İnanıyorum ki bizler ve ardımızdan gelecek olan nesiller ülkemizin daha iyi yerlere gelebilmesi için emek vermiş insanları tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.
HAYATI
2 Şubat 1894 tarihinde dünyaya gelen Safiye Ali, Beşiktaş Rüştiyesi’nde eğitimine devam ederken, dördüncü sınıfta Amerikan Kız Koleji’nin rüştiye kısmına geçmiş, buradan idadi ve rüştiye diplomalarını alarak 1916 yılında mezun olmuştur. Çocukluk yaşlarından itibaren edebiyata, müziğe, yabancı dillere olan ilgisi sayesinde çok iyi yetişmiştir. 16 yaşına geldiğinde İngilizce, Fransızca, Almanca, Rusça ve İtalyanca bildiğinden bahsedilmiştir.
Gençlik çağlarında Osmanlı’da Balkan Savaşları ve ardından I. Dünya Savaşı, ülkede hekime duyulan ihtiyacı bir kere daha gözler önüne sermiştir. Böylece hekim olmaya tamamıyla odaklanmış Safiye Ali’nin önüne bir engel çıkmıştır. Osmanlı’da Darülfünun Tıp Fakültesi daha kadın öğrenci alınmıyordu. O da kısıtlı imkanlar ve dönemin Maarif Nazırı Şükrü Bey’in sağladığı burs sayesinde Almanya’da eğitim almıştır. 1923’te eğitimlerinin bitmesiyle birlikte vatanına hizmet etmek için yeniden Türkiye’ye dönmüştür.
Almanya’da tanıştığı, Müslüman olup adını Ferdi olarak değiştiren kocasıyla birlikte İstanbul’da muayenehanelerini açarak hasta kabulüne başlamışlardır. Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfına göre, ilk zamanlar tanınmadığı için muayenehanesine kimse gelmemiştir ve hatta kadın olduğu için düşük vizite ücreti ödemek isteyenler bile olmuştur. 5 yıl süre boyunca yaptığı hekimlikte karşılıksız hizmetlerinin bolca olduğu bilinmektedir. Yine aynı yılda Besim Ömer Paşa’nın teklifiyle, Hilâl-i Ahmer Cemiyeti Kadınlar Merkezi’nde, çocuk sağlığı hizmetlerinde görev almıştır. Ardından da 1 yaş sonrası hasta ve zayıf çocukların bakımı ile ilgilenmek üzere Hilal-i Ahmer Hanımlar Merkezi Küçük Çocuklar Muayenehanesi’ni kurmuştur.
Safiye Ali, 1928 yılında yakalandığı kanser hastalığının sebebiyle Almanya’nın Dortmund şehrine gitmiştir. II. Dünya Savaşı yıllarında Almanya’da sivil halka hizmet etmiştir. Almanya’daki bu hizmetlerine karşılık bir sokağa adı verilmiştir.
II. Dünya Savaşı sonrası yeniden vatanına hizmet etmek için Türkiye’ye dönmüş ancak hastalığının tekrar nüksetmesi üzerine Dortmund’a gidip burada bir süre daha tedavi görmüştür. Tedaviye cevap vermeyen Safiye Ali, 5 Temmuz 1952’de hayata gözlerini yummuştur.
Bizim dinimiz hiçbir vakit kadınların erkeklerden geri kalmasını talep etmemiştir. Allah’ın emrettiği şeyi kadın ve erkek beraber olarak ilim ve kültür edinmeleridir. Kadın ve erkek, bu ilim ve kültürü aramak ve nerede olursa oraya gitmek ve onunla dolu olmak zorundadır. İslam ve Türk tarihi tetkik edilirse görülür ki bugün kendimizi bir türlü kayıtları bağlı zannettiğimiz şeyler yoktur. Türk sosyal hayatında kadınlar ilim, kültür ve diğer hususlarda erkeklerden katiyen geri kalmamışlardır. Belki daha ileriye gitmişlerdir.
Mustafa Kemal ATATÜRK
ÜLGEN
Bir yanıt yazın