Sayıların evreni yönettiğini ve evrenin hakimi olduğunu savunan “Sayıların Babası” olarak bilinen Pisagor, Yunan matematiğinin en önemli temsilcilerindendir. Kendisi Mısır’da eğitim almış ve birikimli bir şekilde memleketine geri dönerek öğrendiklerini Yunan matematiğine kazandırmıştır.
Döndüğünde 300 öğrencisiyle birlikte kendi okulunu açmıştır. Bu okul Pisagor Okulu olarak bilinmektedir. Okulun öğrencileri dinleyiciler ve matematikçiler olarak ikiye ayrılıyordu. Başta dinleyici olarak başlanılan okulda eğer başarı sağlanılırsa matematikçi olunabiliyordu. Burada çok sert ve disiplinli bir eğitim verilmekteydi. Buradaki öğrenciler tarikat olarak aynı felsefi görüşleri paylaşmaktalardır.
Pisagor’un en önemli buluşu Pisagor teoremidir. Bu teorem Mısır papirüslerinde görülmekteydi fakat yazılı olarak ispatladığı için teoremi onun adıyla anıyoruz. Pisagor ve öğrencileri bu teoremi ilk kez “Bir dik üçgenin bir kenarı üzerindeki karenin alanı diğer kenarlar üzerinde oluşturulan karelerin alanları toplamına eşittir.” şeklinde ifade etmişlerdir.
Pisagor bu teoremin ispatını yaptığı dönemde irrasyonelliği keşfetmiştir. Bulduğu √2 sayısını rasyonel olarak ifade etmeye çalışsa da bunu başaramamıştır. Bunun sonucunda Pisagor rasyonel olmayan sayıların varlığından söz edilmesini yasaklamıştır. Okul tarikat gibi olduğundan da √2’nin varlığı uzun bir süre saklanmıştır.
Hippasus Pisagor’a Karşı
Bir süre sonra öğrencilerinden biri olan Hippasus √2’nin rasyonel olmadığını kanıtladı. Bunu kabullenemeyen Pisagor, ispatın yanlış olduğunu söyleyerek bulundukları gemiden Hippasus’u denize atmıştır. Pisagor, ebedi utancına sebep olduğundan öğrencisini boğularak ölüme mahkum etmiştir. Tüm bunlara rağmen matematiğe yapmış olduğu büyük katkılar nedeniyle saygıyla anılmaktadır.
UMAY
Bir yanıt yazın