1879’da İstanbul’da doğmuş olan Reşat Bey, Türk Edebiyatı’ndaki Tanzimat Dönemi’nin ünlü yazarı Ziya Paşa’nın oğludur. Kendisi daha bir yaşındayken babasını kaybetmiştir. 1893’te Harp Okuluna girmiş, buradan teğmen rütbesiyle mezun olmuştur. Birçok yerde görev almış, rütbesini yükseltmiş ve Mecidi Nişanları, Gümüş Muharebe Liyakat Tahlisiye, Alman ve Avusturya-Macaristan Harp Madalyaları ve İstiklal Madalyası ile ödüllendirilmiştir. Biz onu Trablusgarp, Balkan Savaşları ve I. Dünya Savaşı’ndaki başarılarıyla tanıyoruz. Mustafa Kemal Atatürk’le birlikte Muş’un işgalden kurtulmasına büyük katkısı olan, Mustafa Kemal Atatürk’ün de çokça değer verdiği kahramanlarımızdan biridir Reşat Bey.
Kurtuluş Savaşımızın ilk gününden itibaren gösterdiği kahramanlıklarla öne çıkan Reşat Bey’e bizzat Atatürk tarafından 57. Alay Komutanlığı görevi verilmiştir.
Atatürk; Büyük Taaruz’un ikinci gününde, Reşat Bey’den savaşın kaderini belirleyecek en önemli yerlerden biri olan Çiğiltepe’nin düşmandan temizlemesini istemiştir. Çiğiltepe’nin önemini bilen Yunan Başkomutanı General Nikolaos Trikupis, burada bir direniş göstermiş ve bu süreyi uzatmıştır.
Taaruz hızla ilerlerken Çiğiltepe hala ele geçirilememiş, taaruzun istenilen şekilde gerçekleşmediğini gören Atatürk, Reşat Bey’i aramış ve tepeyi ne zaman alacaklarını sormuştur. Yarım saat içerisinde tepeyi alacaklarını söyleyen Reşat Bey, düşmanın başarılı direnişi karşısında sözünde duramamıştır. Verdiği söz karşısında vaziyetten dolayı gururuna yediremeyen Reşat Bey 27 Ağustos günü, zaferden 3 gün önce intihar ederek yaşamını yitirmiştir. Ardında da bir not bırakmıştır.
“Yarım saat zarfında bu tepeyi almak için söz verdiğim halde sözümü yapamamış olduğumdan dolayı yaşayamam komutanım.”
Çiğiltepe, Reşat Bey intihar ettikten birkaç saat sonra da olsa düşmandan temizlenmiştir. Mustafa Kemal Atatürk Soyadı Kanunu çıktıktan sonra Reşat Bey ve ailesine görevine sadık bir kumandan olmasından dolayı Çiğiltepe soyadını vermiştir.
UMAY
Bir yanıt yazın