ÇALIŞMA HAYATI HUSUSUNDA FEMİNİZM ADI ALTINDA ANTİ-FEMİNİZM

ÇALIŞMA HAYATI HUSUSUNDA FEMİNİZM ADI ALTINDA ANTİ-FEMİNİZM

Kadınların çalışma hayatına aktif katılıma başlamadan önceki ekonomik ve sosyal durumları, coğrafi, kültürel ve sosyoloji gibi birçok değişkene bağlı olarak farklılıklar göstermiştir. Geçmişte günümüze kıyasla gözle görülür bir farkla kadınların iş gücüne katılımı çok sınırlıydı. Daha çok evde kalmaları veya çeşitli aile işleriyle ilgilenmeleri beklenirdi. Daha doğru ve ne yazık ki üzücü bir ifadeyle bu bir beklentinin ötesinde kadının görevi olarak atfedilmişti.

Sorgusuz belki de çaresiz bir kabullenişle kadınların bu cinsiyet rolüne odaklandırıldığı, toplumun genelinde kadınların eğitim ve kariyer olanaklarının sınırlandırıldığı ve çoğu toplumda ve toplum anlayışında erkeklerin çalışma hayatında daha öncelikli bir konuma getiriliği su götürmez bir gerçek haline gelmişti.

Ancak zaman içerisinde yasal düzenlemeler, sosyal ekonomik değişimler, toplumların değişen çağ ile farklı yaşam şekillerini benimsemeye başlamaları ve kadın hakları hareketleri ile kadınlar eğitim ve kariyer olanaklarına daha fazla erişim sağlamaya ve iş gücüne katılmaya başladılar.

Değişen bu süreçte özellikle kadın hakları hareketleri önemli bir tol oynamıştır. Çünkü kadın hakları hareketi kadınların tarih boyunca karşılaştığı eşitsizlik ve ayrımcılığı eleştirip bu durumun değişimi için mücadele eden bir oluşumdur. Kadın haklarının temelini oluşturan ideoloji ise feminizmdir.

Feminizm, kadınların erkeklerle eşit haklara ve fırsatlara sahip olması gerektiğini savunur ve toplumsal cinsiyet rolleri, cinsiyet eşitsizliği, kadına yönelik şiddet gibi birçok konuda değişim talebinde olan bir savunudur. Bu ideolojik hareketlenmeyle birlikte toplumda kadınların güçlenmesi ve eşitlik için önemli bir rol oynanması sağlanmış, yasal düzenlemelerde ve toplumsal normlarda değişiklikler yapılması gibi olumlu değişimler görülmeye başlanmıştır. Bu sayede kadınların yaşamlarında daha fazla özgürlük ve fırsat elde etmeleriyle birlikte zamanında sınırlandırılan eğitim ve kariyer olanaklarını kazanmalarına ve özellikle iş hayatında kendilerine hatırı sayılır bir yer bulmalarına olanak sağlamıştır.

Artık kadın çalışma hayatında varlığını gösterir bir duruma gelmiş, görevinin sadece ev, aile, çocuk gibi bir tek kadına misyon olarak yüklenen, aslında erkeğin de aynı oranda aynı sorumluluklara sahip olduğu yaşam tarzını değiştirip bunu toplumsal normlara kabul ettirmiş ve artık iş hayatında belirgin bir yer edinmesiyle çalışma hakkı ve kararının ancak ve ancak kendisinde olduğunu başta erkek egemen toplum ve yaşam tarzı olmak üzere herkese göstermiştir.

Tüm bu süreçte kadınların en büyük destekçisi yine kadınlar olmuş, erkek egemen zihniyetin yarattığı kadını geri plana atma, kadının kendi kararını vermesine engel olma, kadının kararlarına saygı duymama gibi gerici zihniyetin ürettiği düşüncelerini yok sayarak feminizm ideolojisine yakışır bir mücadeleyle hak ettikleri yaşamı elde etmişlerdir. Ancak unutulmaması gereken çok önemli  bir nokta var ki bu da feminizm, kadınların sadece toplumdaki erkeklere değil aynı zamanda kendi cinsiyetlerinden ve toplumun yapısından da kaynaklanan baskılara karşı çıkan bir düşünceyi benimsemesidir.

Çünkü kadının ne yönde olursa olsun kendi kararını vermesi gerektiğini savunan, erkek egemen zihniyeti özellikle çalışma hayatında alt edip kariyer sahibi bireyler haline gelip bir çalışma hayatı olmaksızın evde kalmayı tercih eden ya da aldığı eğitim ve sahip olduğu yetkinlikler çerçevesinde belli başlı bazı olumsuz şartlar sebebiyle çalışma hayatı olmayıp ev hanımı diye tabir edilen aslında dünyanın en zor mesleklerinden biri olan iş yapmak durumunda olanları son zamanlarda artık daha çok kadınların eleştirdiği görülmektedir. Bu durum feminizme ters olmakla birlikte feminizmi eleştiren ve karşı olan bir ideolojik hareket olan anti-feminizme giden yolu açmaktadır. Anti-feminizmin savunduğu belli başlı görüşlerden biri de kadınlar arası bölünme endişesidir. Bunca zaman erkek egemen ataerkil toplum yapısına, normlara ve zihniyete birlikte kafa tutup karşı olan kadınlar çalışma özgürlüklerini kazandıklarında çalışmayan, çalışamayan ya da bunu tercih etmeyen kadınları kendilerinden daha değersiz, daha az özgür ya da erkeğe bağlı yaşamakla suçlamaktadırlar.

Oysaki senelerce birçok kolda verilen mücadelenin temelinde kadının kendi kararını kendisi vermesi ve buna ne olursa olsun saygı duyulması, her kadının erkekler gibi istediği hayatı kendi seçme özgürlüğüne sahip olması yatar. Çalışmak özgürlüğün ya da değerli olmanın tek yolu değildir. Asıl özgürlük başkalarının özgürlüğüne saygı duyup özgür irade sınırına yaklaşmamak, kadının değerini çalışma ile sınırlandırmamaktır. Feminizm kadının çalışma özgürlüğüne sahip olması kadar basit bir ideoloji değildir. Feminizm kadının özgür kararlara sahip olabilmesi ve aldığı kararlar doğrultusunda istediği hayatı yaşayabilmesi  ve buna saygı duyulması demektir.

Bunca zaman erkeklere ve onların kadınların çalışması hususundaki yanlış düşüncelerine birlikte karşı çıkan kadınların, şu an kendileri gibi çalışmamayı tercih eden ya da çalışmaya ihtiyacı olmayıp kararını bu yönde veren kadınlara karşı tutumu ve bakış açısı anti-feminizmin toplumsal düzeninin bozulması endişesini destekler nitelikte değil midir?

Farkında olmadan ya da isteyerek feminizm adı altında bunca zaman savaşılan kadının hayatına, kararlarına karışmak ve saygı duymamak fikrine ortak olmak ne kadar doğru ve özgürlükçü bir yaklaşımdır?

Kadının çalışma kararına saygı duymayan erkeklerden ve bu zihniyetten daha mı az kötüdür kadının çalışmama kararına saygı duymayıp değersizleştiren hemcinsleri?

Peki yıllarca feminizm ideolojisiyle omuz omuza erkeklere karşı haklarını savunan kadınlar şimdi elde ettiği hakkı istediği gibi kullanmayı tercih eden, kendini bir iş hayatında değil de başka yerde ve şekilde mutlu hisseden kadınlara gösterdikleri tutuma anti-feminist bir yaklaşım diyemez miyiz?

Anti-feminizm özgürlük kısıtlayıcı bir yaklaşımdır. Feminizm ise kadın özgürlüğünün ta kendisi. Ve özgürlük kendi tercih ve kararlarından olmayanı değersizleştirmek değil, kendi kararını veren her kadının bu kararına saygı duymaktır. Sadece çalışan kadın değil her kadın her zaman çok değerlidir.

Aslı PARLADIR

Aslı PARLADIR avatarı

“ÇALIŞMA HAYATI HUSUSUNDA FEMİNİZM ADI ALTINDA ANTİ-FEMİNİZM” için 2 yanıt

  1. aslican91 avatarı
    aslican91

    Mükemmel bir yazı. Tebrik ederim👍👏👏

    1. Aytar Dergi avatarı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Nisan 2024
P S Ç P C C P
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
2930