Çok uzak değil, belki de bir nefes kadar yakın,
Bir bakmışsın kalıvermişim yalnız odalarda.
Ne bir ses var duyacağın, ne bir ses var duyacak,
Kendi kendine konuşup belki de gölgem
arkadaş olacak.
Derler ki yalnızlık ALLAHA mahsus tek odur.
O yücedir ve her şeye kadirdir, çünkü O
YARADANDIR.
Yalnızlık ona, belki de birde benim hüzünlü
Yüreğime yazılmış.
Alın yazısı gibi, kader gibi, yaşamak zorunda
olduğun ömür gibi.
Hep beklersin, ümit edersin, en acısı da kolay
olanı seçmeyi,
Zor olanlar acı verir, emek ister, savaş ister,
hak olanı kazanmayı.
Tutmak istersin kanadından, uçuverir elinde
beklediğin yaşam.
Bir bakmışsın tenha bir köşede, beyaz tenli,
gözü yaşlı, bir nine,
Gözleri dalıp gitmiş, hayal meyal hatırladığı
Gençliğine geçmişine,
İkişer ikişer atladığı hayat basamakları,
dönüşmüş koca bir tepeye.
Kalmamış dizinde derman, beli bükülmüş,
katlanmış koca beden ikiye.
Sönmüş gözünde ışıklar, gönül yorgun,
beden yorgun, asırlık nineye.
Koca bir hayat, biten ümitler, minicik bir beden, ne kaldı geriye.
Ümitlerine, sevdiklerine, emeklerine yüreğindeki en büyük aşkına veda ederek.
Beklediği, başını koyacağı, huzur içinde yatacağı, sıcak bir avuç toprak.
İstersin, hem de çok istersin, yıllarca özlemini, hasretini çektiğin aşkın gibi.
Ta ki ölüm denen yaşam, bir gün gelip,
senin kapını çalana kadar,
Cennette yolunu bekleyen sevdiğin, aşkıyla sımsıkı sarana kadar.
Ruhun bedeninden ayrılıp, evlatların, dostların sana veda edip,
Topraktan geldiğin, ve toprağa döndüğün son nefesini verene kadar!
Fatma SAYILIR.
23.11.2006
Saat : 17.30
Aytar Dergi
Bir yanıt yazın