Günden güne yabancılaştığımız bazı kavramlar vardır. Bunların birçoğu da mahalle kültürü içerisinde olan komşuculuk.
Kimi zaman şehirlerin mezar taşları olan gökdelenler, kimi zaman yaşam telaşesi derken komşu kavramından mahalle içine özgü dayanışmadan nezaketten uzak bir yaşam sürdürebiliyoruz. Bunun yanında bazı alışkanlıkları da yanında götürüyoruz. Site iç apartmanlar, caddedeki bulvarlar, yanlarında binalar eski ortamın dar sokaklarını izleyen yaşça büyük kadın vatandaşlarımızın dışarıda oyun oynayan çocukları izlemesi, yoldan geçen tanıdıkları ile sohbet etmesi tarih olmakta. Ancak bundan birkaç yüzyıl öncesine kadar onların yapabildiği bu alışkanlığın bir sebebi vardı ve bu sebep Osmanlı’daki hukuk sistemi ile alakalıydı.
Kimi zaman şehirlerin mezar taşları olan gökdelenler, kimi zaman yaşam telaşesi derken komşu kavramından mahalle içine özgü dayanışmadan nezaketten uzak bir yaşam sürdürebiliyoruz. Bunun yanında bazı alışkanlıkları da yanında götürüyoruz. Site iç apartmanlar, caddedeki bulvarlar, yanlarında binalar eski ortamın dar sokaklarını izleyen yaşça büyük kadın vatandaşlarımızın dışarıda oyun oynayan çocukları izlemesi, yoldan geçen tanıdıkları ile sohbet etmesi tarih olmakta. Ancak bundan birkaç yüzyıl öncesine kadar onların yapabildiği bu alışkanlığın bir sebebi vardı ve bu sebep Osmanlı’daki hukuk sistemi ile alakalıydı.
Osmanlı’da iş yaşamında kadınların özellikle de yaşlı kadınların neredeyse hiçbir payı bulunmamaktaydı. Kadınların evlilik programlarının, sosyete pazarlarının sabah kuşağında olmadığı bir dünyayı hayal edersek ne yazık ki sosyalleşebileceği yahut vakit geçirebileceği hiçbir şey yoktu. Caddede ve mahallelerde günümüzdeki gibi güvenlik kameralarının olmadığı, kameralı telefonların henüz icat edilmediği o zamanlarda mahallede bir suç işlendiğinde şahitten başka birebir suçu bulduran bir organ yoktu. Ayrıca o suçluyu bulana dek suçluyu bulmaya görevlendirilmiş kadıya mahalleler yevmiye mantığında vergi ödüyordu. Kimi zaman bir mahalleli sabah uyandığında sokakta bir ceset görüyor, bu cesedin katili daha bulunmadığı için yan mahalleden o mahalleye atıldığı ve eğer cesedi kadı o mahallede görürse katil bulunana dek vergiyi onların ödeyeceklerini biliyorlardı. Böyle durumlar yaşandığında cesetlerin mahalleler arası taşındığına da şahit olmuşlardı. Bundan dolayı iş hayatında yer bırakılmayan kadın vatandaşlarımız ceset vb. vergilerden hızlıca kurtulabilmek adına mahalle içi dedikodu organizasyonu kurarak adeta güvenlik kamerası gibi olan biteni izliyorlardı. Çocukluğumuzda hatırladığımız kadınların pencereden dışarı izleme alışkanlığı da onların anneannelerinden/babaannelerinden gördükleri ve anlam veremedikleri alışkanlık olarak hafızalarına kazındığı için onlar da bu faaliyeti gerçekleştiriyorlardı.
ÜLGEN
Bir yanıt yazın