Bir fincan kahve, yanına eşlik eden bir kitapla buluştuğunda, hayatın telaşından sıyrılıp huzura erişmenin en etkili yollarından biri ortaya çıkar. Kahvenin sıcak ve davetkâr kokusu, bir kitabın sayfalarından yayılan o kendine has dokuyla birleştiğinde, zihinde unutulmaz bir dans başlar.
Kahve, odaklanmayı artıran ve zihni harekete geçiren bir içecek. Tıpkı bir kitabın insanı yepyeni dünyalara sürüklemesi gibi, kahve de her yudumunda farklı bir hikâye anlatır. Belki Kolombiya’nın dağlarında büyüyen bir çekirdeğin hikâyesi, belki de Etiyopya’nın güneşi altında olgunlaşan o eşsiz tatların serüveni…
Kitap ise bir seyahat biletidir. Bir yazarın kaleminden dökülen satırlar, insanı hiç görmediği coğrafyalara götürür, hiç yaşamadığı hayatları yaşatır. Bu yolculuk sırasında kahve, bir dost gibi yanında yer alır. Yorulduğunuzda, dikkatiniz dağıldığında, bir sayfada durup kahvenizden bir yudum alırsınız. Bu küçük mola, sizi yeniden maceranın içine çeker.
Kahve ve kitap, modern hayatın hızında kaybolmamak için birer sığınaktır. Gün içinde telefon ekranlarına hapsolduğumuzda, bir kahve molasıyla elimizde tuttuğumuz bir kitap, bizi gerçek anlamda anda var eder. Kitapta bir cümleye dalıp giderken, kahvenin o sıcacık tadı ruhumuzu okşar.
Eğer bir gün kendinizi yorgun, kaybolmuş ya da sadece biraz huzura ihtiyaç duyar halde bulursanız, bir fincan kahve hazırlayın ve kitaplığınızdan bir kitap seçin. Bu ikilinin büyüsü, size kısa bir süreliğine de olsa dünyanın karmaşasını unutturacak. Ve belki de tam o anda fark edeceksiniz: Hayatın en güzel anları, en basit ritüellerde saklıdır.
(Bu yazı, kahve kokulu sayfalarda bir hikâye arayanlara ithaf edilmiştir.)
Katre-i Matem
Bir yanıt yazın