IX. Ordu Müfettişliği görevini yerine getirmesi için 19 Mayıs 1919 günü Bandırma Vapuru’nda arkadaşlarıyla birlikte yola çıkan Mustafa Kemal ATATÜRK, vardığı gibi Milli Mücadelemiz için çalışmalarını fiilen başlatmıştı. Bu mücadele I. Dünya Savaşı sonrasında Osmanlı Devleti’nin bölünmesi ve topraklarının İngiliz, Fransız, İtalyan, Yunan ve Ermeni güçleri tarafından işgal edilmesiyle başlamıştı.
1919-1923 yılları arasında verilen bu mücadelenin zaferle sonuçlanması dünyanın farklı bölgelerinde yürütülen bağımsızlık hareketlerine de örnek oldu.
30 Ağustos 1922’de Büyük Taarruz’un ardından 9 Eylül 1922’de Mudanya Mütarekesi ve 24 Temmuz 1923’te de Lozan Barış Antlaşması imzalandı. Böylece Türk Devleti’nin kurulması tüm dünya tarafından bilindi.
1919
MİLLİ MÜCADELEDE ŞEHİT OLAN İLK DOKTORLAR
Tabip Yarbay Şükrü Bey ve Dr. Fehmi Bey
15 Mayıs 1919 tarihinde İzmir’in işgali sırasında Yaşa Venizelos (Zito Venizelos) demeye zorlanıp Kahrol Venizelos (Kato Venizelos) dediği için Süleyman Fethi Bey ile birlikte süngülenerek şehit edilmişlerdi.
1920
SAĞLIK BAKANLIĞI KURULDU (2 Mayıs 1920)
I. Meclis’in açılmasından 2 hafta geçmeden 3 sayılı kanun ile Sağlık Bakanlığı da kurulmuştu. Böylece ilk Sağlık Bakanı da Dr. Adnan Adıvar olmuştu.
Kurtuluş Savaşı da olanca hızıyla devam ediyordu. Batı bölgesinde Yunanlılara karşı I. İnönü ve II. İnönü Savaşları’nda büyük bir zafer kazanılmıştı. Fakat İngiliz desteğiyle tekrar saldıran Yunan Ordusu karşısında Türk ordusu Sakarya Irmağı’nın doğusuna çekilmek zorunda kaldı.
Bunun üzerine Sağlık Bakanlığı önce Kırşehir’e ardından Kayseri’ye nakledildi, ancak Sakarya zaferi sonrasında tekrar Ankara’ya geri getirildi.
Milli mücadele için sıhhiye birlikleri, seyyar hastaneler, harp hastaneleri ve hasta nakliye birlikleri oluşturulmuştur.
Kurtuluş Savaşı’nda ordunun sağlık ihtiyacını karşılamak için sıhhiye teşkilatında toplam 957 tabip, 224 eczacı ve 26 dişçi görev yapmıştır.
1921
Ülkemizin kaderini belirleyen Sakarya Savaşı’nda büyük askeri kayıpların yanında sağlık ekibinden de önemli kayıplar oldu. Sakarya’da mevcut 660 tabipten 297’si, 146 eczacıdan 78’i ve 14 dişçiden 2’si şehit oldu.
Bulaşıcı Hastalıklar Birçok Askerin Şehit Olmasına Yol Açtı
Kurtuluş Savaşı’nda sadece yaralı askerlerle değil, ordunun ve yoksul halkın arasında yaygın olarak görülen sıtma, zatürre (pnomoni), dizanteri, humma, kızamık, kabakulak, yılancık, frengi, trahom, çiçek, tetanos, tifo, tifüs ve kuduz gibi hastalıklarla da mücadele edildi. İstiklal Harbi Sıhhiye Rapor’unda yalnızca sıtma hastalığında yakalanan askerlerin oranının %40 olduğu belirtilmektedir.
1921 yılında Sivas’taki laboratuvarda 3 milyon kişiye yetecek kadar çiçek aşısı, 537 kilo kolera aşısı, 477 kilo tifüs aşısı üretilmiştir. Diyarbakır’da da aşı üretim merkezi açılmıştır.
Sağlık Bakanlığı yaralı ve hastaların dışında; halk sağlığı ve göçmen sorunları, babaları şehit olan öksüz çocukların korunması ile de mücadele etmiştir.
1922
Büyük Taarruz
26 Ağustos 1922 yılında başlayan Başkomutanlık Meydan Savaşı’nın başarıyla ulaşması için de birtakım işlemler yapılmıştır. Kızılay tarafından 12 arabalı yaralı nakliye müfrezesi oluşturulmuştur. Yunan askerleri kaçarken de gördükleri her yeri yakma ve halka işkenceler yapmayı sürdürdüğü için bu savaştan sonra geri alınan bölgelerde halk ihtiyaçları için ilk yardım merkezleri kurulmuştur. Ayrıca taarruza 18 sıhhiye bölüğü ile her tümenin emrinde bulunan birer seyyar hastane katılmıştır.
Milli Mücadelede askerlik şubeleri kayıtlarına göre, kayıplar ve bilinmeyen şehitler hariç toplam kaybımız 36.919 askerdi. Ruhları şad olsun.
ÜLGEN
Bir yanıt yazın