KIRMIZI KUYU #hikaye II. Bölüm

KIRMIZI KUYU #hikaye II. Bölüm

Bir saat boyunca ona kendini anlattı. İzmir’den geldiğini, burayı iyice araştırdıktan sonra atamalarda ilk tercihine burayı yazdığını söyledi. İzmir dışında daha önce uzun süreli bir yerde bulunmamıştı. Yazları tatil amaçlı Antalya’ya birkaç günlüğüne ailesiyle giderdi. Bir de Hasan yaşlarındayken Ankara’ya okul gezisi kapsamında Anıtkabir’e gittiğini hatırlıyordu.


“Ankara çok soğuktu, Antalya da fazla sıcak. Buranın havası fena değil dediler ama yanlış anlamanı istemem beni. Bu öğretmenlik serüvenimde Anadolu’nun birbirinden farklı iklim ve kültürünü keşfe çıkacağım. Tek bir yerde kalmak istemiyorum, birçok yerde beni bekleyen senin gibi öğrencilerim olacak.”
Hasan’ın kulaklarına sesinin ulaştığına emindi. Hasan onu duyuyordu, anlıyordu, belki kendince sessizliğinin içerisinde ona bir yanıt da veriyordu ama onun duyabileceği bir ses Hasan’ın dudaklarından çıkmıyordu.
“Hadi, Hasan. Konuş benimle. Ne olur! Sana ulaşmama izin ver!” diye birden ses tonunu yükseltti Murat.
Çocuğu omzundan tutup sarsmak zihninde yer etmesini istemediği bir hatıra olarak kalacaktı. Ona ulaşmak, onu anlamak, onun derdine derman olmak istiyordu. Hasan ise öğretmenine bakmıyordu bile. Hala gözleri kararlılıkla kuyuya dönük vaziyetteydi. Gözlerini oradan inatla ayırmıyordu.
Akşam ilerliyordu. Hasan’ın teyzesine verdiği sözü yerine getirememişti. Hasan’ın zihninde kendine bir yer bulamamıştı. Orayı açacak anahtarı bir bulabilse gerisi gelecekti, buna emindi.
“Hadi, Hasan. Bir şeyler söyle. Annen var karşında, ona ne söylerdin? Onunla konuş.” diye yalvardı Murat.
Teyzesi artık Hasan’ı eve geri götürmek istiyordu. Murat’a verdiği vakit çoktan dolmuştu. Yeğenini zorla götürürken birden Hasan’ın dudaklarından bağırmalarının arasında şu sözler çıktı:
“Kırmızı… Kuyu… Kırmızı kuyuda…”
Murat duyduğu sözler karşısında heyecanlansa da Hasan’ın teyzesi onun kadar heyecanlanmamıştı. Her zamanki gibi yeğeninin delice sözler söyleyip durduğundan yakınırken Hasan’ı sürüklemeye devam etti.
Onlar karanlıkta kaybolmuşlardı ama Murat tüm benliğinde; yüreğinde bir güneş parlıyor gibi aydınlığın içinde hissediyordu.
Bunu yapması ne kadar doğruydu, bilemiyordu. Birden kendini kuyunun üzerindeki tel örgüyü sökerken buldu. Cep telefonunun ışığının yardımıyla yavaşça kuyunun dibine kadar indi. Çamur içerisinde kalmıştı her yeri. Biri onu görse ne yaptığını izah etmekte zorlanabilirdi. Aradığı şey neydi, o da bilmiyordu ama etrafı aramaya kararlıydı.
“Hasan, gördüğün şey ne? Burada bizim göremediğimiz neye bakıyorsun?” diye sordu Murat kendi kendine ve sonunda onu buldu. Hasan’ın dosyasında yer alan fotoğraf sayesinde onun gizemini çözmüştü. Onu çamurun arasından çıkarıp kıyafetine sürdü. Üzerindeki çamur gidince kırmızı rengi iyice belirgin hale gelmişti. Annesinin Hasan ile iletişim kurmasını sağlayan bilyelerden biriydi bu.
Hasan için kuyunun tamamı kırmızıydı. Tek baktığı nokta kırmızı bilyeydi, tüm dünyası kırmızı olmuştu. Tek gördüğü oydu. Aslında o “Kırmızı, kuyuda…” demek istiyordu. Yani kırmızı bilyenin kuyuya düştüğünü anlatmaya çalışıyordu. Murat en sonunda anlamaya başlamıştı.
“Onu kuyuya düşürdün. Müdür yanına geldi. Annenin gittiğini anladın. Ölümü bilmeyen zihnin kırmızı bilyeyi düşürdüğün için annenin gidişinden kendini sorumlu tuttu. Bilyeyi alabilirsen annenin sana artık kızmayacağını düşündün. Ama onu oradan nasıl alacağını bilemedin, kimselere de bu durumu anlatamadın.”
Murat, sabahleyin Hasan’ı yine kuyunun başında bulmuştu. Güneş ışıkları arkasından vururken sakince Hasan’a yaklaştı. Elinde kırmızı bilyeyi tutuyordu. Hiçbir şey söylemeden Hasan’a annesinden yadigâr kalan bilyeyi uzattı. Sadece o da değildi getirdiği şey. Başka bilyeler de vardı yanında. Hasan ile, annesinin yaptığı gibi iletişime geçecekti bundan böyle. Ama onun bilyelerinin rengi kırmızı değildi, o annesinin seçtiği renkti. Murat Öğretmen de sarı renkli bilyeleri tercih etmişti.
Murat Öğretmen’inin peşinden onun elinden tutarak sınıfa gelmesi herkesi şaşırtmıştı. Hasan’ın tüm ilkokul hayatı boyunca öğretmeni Murat olmuştu ve onun sayesinde iletişim bariyerlerini tek tek kırmayı başarmıştı. Hatta onun teşvikiyle şiir yazmaya bile başlamıştı.
Murat, Hasan’ın ilkokul eğitimi bitene kadar Müşküle köyünde kalmış, ardından Anadolu’nun başka köylerine gitmişti. Hasan’a anlattığı gibi bir yerde uzun bir süre kalmamıştı. Hasan ise hiçbir zaman Murat Öğretmeni unutmamıştı ve ilk çıkarttığı şiir kitabını ona ithaf etmişti. Kitabının adı ise “Kırmızı Kuyu” olmuştu. Yazdığı şiirlerden biri şu şekildeydi:
“Sarı yuvarlağın ışığında bir bütün olduk hepimiz
Hayatın kırmızılığında güneşin rengini getiren ol!”

GEZGİN KEDİ

GEZGİN KEDİ avatarı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ağustos 2024
P S Ç P C C P
 1234
567891011
12131415161718
19202122232425
262728293031